Prof. Patrick M. Maluki, Nairobi Üniversitesi Afrika Çin Araştırmaları Merkezi
Çin'in önerdiği üç küresel girişim; Küresel Kalkınma Girişimi (GDI), Küresel Güvenlik Girişimi (GSI) ve Küresel Medeniyet Girişimi (GCI) sadece küresel yönetişim sistemine önemli katkılarda bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda küresel insan hakları yönetişiminin hızlandırılmasında da önemli bir rol oynuyor.
GDI: Ekonomik adalet ve insan hakları
GDI'nin temeli, kapsayıcı, dengeli ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanmasına dayanıyor. Küresel eşitsizliklerin arttığı ve aşırı yoksulluğun devam ettiği bir ortamda, GDI, daha adil bir küresel ekonomik düzenin kurulmasını hedefliyor. Bu, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunması açısından kritik öneme sahiptir. GDI, altyapı projelerinin güçlendirilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve çevresel sorunlarla mücadele edilmesi yoluyla, “Küresel Güney” ülkelerine sürdürülebilir kalkınma için gerekli araçları sunarak, insan haklarının gerçekleştirilmesine ve kalkınmanın sağlanmasına doğrudan katkı sağlıyor.
Örneğin, Çin’in “Kuşak ve Yol Girişimi” (BRI), Afrika, Asya ve Latin Amerika gibi bölgelerde altyapı gelişimini destekleyerek, GDI'nin bu bölgelerdeki ticaret bağlantılarını artırmayı ve ekonomik büyümeyi teşvik eden hedefleriyle uyumludur.
GSI: Barış, istikrar ve insan hakları
GSI, karşılıklı güven, egemenliğe saygı ve kolektif güvenlik anlayışını teşvik ederek, uluslararası barış ve istikrarı desteklemeyi savunuyor. Bugün, jeopolitik gerilimlerin, çatışmaların ve terörizm tehditlerinin arttığı bir dönemde, GSI, sıfır toplamlı düşünceden ve silahlanma yarışından uzaklaşmayı, ortak güvenlik tehditlerine karşı ülkeler arasında işbirliğini artırmayı ve diplomasi ile diyalog yoluyla çatışmaların önlenmesini savunan yeni bir güvenlik paradigması önerdi.
Örneğin, Çin, Afrika Birliği'nin barışı koruma misyonlarına katılarak, Güney Sudan’daki iç savaşta çatışan taraflar arasındaki barış müzakerelerinin hızlandırılmasında önemli bir rol oynadı Bu, diplomatik ve kolektif eylemlerle güvenlik sorunlarıyla mücadeleye dair somut bir örnektir.
GSI ayrıca, geleneksel olmayan güvenlik tehditlerine, yani iklim değişikliği, salgın hastalıklar, siber saldırılar ve sınır aşan terörizm gibi sorunlara da odaklanıyor. Bu tehditlerin sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceği, uluslararası işbirliği ve çok taraflı stratejilerin gerekli olduğu vurgulanıyor.
Ayrıca, GSI, gelişmekte olan ülkelere ve bölgesel örgütlere barış ve güvenliği koruma konusunda daha fazla sorumluluk verilmesini talep ediyor.
GCI: Kültür çeşitliliği ve insan hakları
GCI, insan uygarlığını oluşturan farklı kültürlerin, değerlerin ve geleneklerin tanınması ve saygı gösterilmesi gerektiğini savunmaktadır. "Medeniyetler çatışması" kavramını reddeden GCI, tüm kültürlerin küresel miraslara katkı sağladığını ve kültürel çeşitliliğin yanı sıra insan haklarına saygının, küresel ilerleme arayışının merkezinde yer alması gerektiğini vurguluyor. GCI, kültürel değişimlerin teşvik edilmesi, eğitimin geliştirilmesi ve karşılıklı anlayışın artırılması yoluyla daha uyumlu bir küresel toplum inşasını hedefliyor. Bu, kültürel hakların korunması ve sosyal kapsayıcılığın teşvik edilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Somut olarak, GCI, “Kuşak ve Yol” işbirliği gibi girişimlerle dünya ülkelerini birbirleriyle bağlamaya çalışıyor. Çin, farklı kültürlerin değerlerinin önemini vurgulayarak, sanat, eğitim ve kültürel değişim yoluyla farklı medeniyetler arasında köprüler kurmayı amaçlıyor.
Sonuç:
Çin'in üç küresel girişimi, 21. yüzyılın zorluklarıyla başa çıkmak için kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Küresel barış, istikrar ve refahın sağlanmasında çok taraflı işbirliği, karşılıklı saygı ve ortak sorumluluğun önemi vurgulanıyor. Özellikle, "Küresel Güney" ülkeleri için, bu girişimler daha adil bir küresel düzene katılma fırsatı sunuyor.
Hibya Haber Ajansı