İletişim Başkanı Altun'un konuşmasından satır başları şu şekilde:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi biyografisi onun adalet mücadelesinin bir remzi niteliğindedir. Cumhurbaşkanımız siyasete atıldığı ilk günden itibaren öncelikle ülkemizde cereyan eden adaletsizlikleri, hak ihlallerini ve sosyoekonomik sorunları ortadan kaldırmak için mücadele etti.
Kendisinin söylem ve siyasi teklifleri milletimizin teveccühüne mazhar olduktan ve iktidara geldikten sonra Cumhurbaşkanımız söz konusu adaletsizlikleri ve sorunları ortadan kaldırmak için yoğun bir çaba sarf etti. Bu çabalar neticesinde demokrasimiz vesayetten temizlendi. Kamusal alandaki insan hakları ihlalleri engelledi, eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki engeller kaldırıldı ve ekonomi ve dış politikadaki bağımlılık zincirleri kırıldı.
Atılan cesur adımlarla ülkemizin, vatandaşlarımızın maruz kaldığı adaletsizlikler, hak ihlalleri ve zulümler tarihin kara sayfalarına gömüldü.
Cumhurbaşkanımızın bu adalet ve kalkınma mücadelesine her daim hakikat mücadelesi de eşlik etti. Bütün tehditlere, susturulma girişimlerine rağmen en zor zamanlarda hakkı, hakikati savundu ve haykırdı.
Bütün bunların sonucunda Türkiye kazandı. Türkiye bu adalet ve hakikat mücadelesi sayesinde büyüyebildi.
Kendisini küresel sömürü ilişkilerinin dışına çıkarmaya çalışarak bölgesel bir aktör ve küresel bir oyuncuya dönüşebildi. Türkiye bugün küresel alanda bir adalet ve hakikat mücadelesi veriyor.
7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail bütün dünyanın gözleri önünde Filistin halkına soykırım uyguluyor ve bu soykırım karşısında batılı hükümetler ve ana akım medyan kafasını kuma gömmüş vaziyette. İsrail’i durdurmak şöyle dursun onu cesaretlendirerek onu haklı çıkartmak için bahaneler uyduruyorlar.
İsrail soykırım makinası ve onun suç ortakları bu suçu işlerken Cumhurbaşkanımız uluslararası platformlarda dünya liderleriyle yaptığı görüşmelerde bu katliamı sonlandırmak, mazlumların yaralarının sarılması işin uğraşıyor.
Cumhurbaşkanımız aynı zamanda dünyada mülteci karşıtı ve ayrımcı politikalar yürüten odaklara karşı da dimdik bir duruş sergiliyor. Popülizm illetinden ve siyasi fırsatçılıktan uzak bir şekilde bütün dünyayı mazlumların yanında yer almaya çağırıyor.
Göçmenlere karşı olmayı siyasi sermayeye çevirmeye çalışanlara karşı tek başına güçlü bir mücadele veriyor. Millet, ırk ve etnisite ayırmadan her insanın aynı fırsat ve aynı imkanlara sahip olması için uğraş veriyor.
Cumhurbaşkanımız verdiği bu hakikat ve adalet mücadelesini güçlü bir stratejik çerçeve ile dış politikamızın da merkezine koyuyor. Türkiye bugün temel düsturu adalet ve hakikat temel hedefiyse herkes için barış ve istikrar olan bir ülke olarak dünyadaki sistemsel buhranda bir pusula gibi çalışıyor."
Hibya Haber Ajansı